31 Ağustos 2008 Pazar

Hoşgeldin RAMAZAN-I ŞERİF...

Amellerin değerlendirilmesi Allâh'a âiddir. Ömrün hayırlısı, O'nun yanında geçen ve O'nun uğrunda harcanandır. İnsan, mezara indirilirken fânî hayatın ancak hâtıraları ile gömülecektir. Mezarlar, amel-i sâlihden başka hiçbir şeyin giremediği mekânlardır. Allâh rızâsına uygun düşmeyen bir hayat, çöllerdeki seraplara benzer. Hakîkatten nasîbsiz hayâlden ibârettir.
Hadîs-i şerîfde: "Mü'min öldüğü zaman, namazı baş ucunda, sadakası sağında, oruç göğsünde bulunur." buyurulması, bunun en güzel bir delîlidir. Allâh'ın sonsuz kereminden umulur ki, Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-'in buyrukları sebebiyle bizlerin mübârek Ramazan ayının biraz daha fazla kıymetini bilmemize, ona daha fazla değer verip daha fazla sevap işlememize ve daha az günâha girmemize sebep olur.
Hadîs-i şerîfde buyurulur: "Eğer insanlar, Ramazan-ı Şerîf'in ne olduğunu lâyıkıyla bilselerdi, senenin tamamının Ramazan olmasını arzu ederlerdi. "Günlerimiz mübârek, Ramazan-ı Şerîf'imiz makbûl olsun!..
İstikbâl mü'minlerindir...
Kaynak: Altınoluk Dergisi, 1998, Aralık (154)

Bir hadîs-i şerîfte, kâfirlerin kıyâmet günündeki hâli şöyle tasvîr edilir:“Kıyâmet gününde kâfir getirilir ve ona, «Söyler misin, senin dünyâ dolusu altının olsa bunları şu an kendini kurtarmak için fidye olarak verir misin?» denildiğinde, «Evet.» cevâbını verir. Bunun üzerine ona: «Senden bundan daha kolayı istendi (fakat bundan çekindin!)» denilir.” (Buhârî, Rikâk 49; Müslim, Münâfıkîn 52)
Sâlihlerden biri şöyle demiştir:“Rüyamda kendimi cehennemin köprülerinin üzerinde duruyor gördüm. Oraya büyük bir korku ve endişe ile baktım. Kendi kendime:“–Bunları nasıl geçeceğim?” derken oradan biri bana:“–Ey Allâh’ın kulu, yükünü bırak da geç.” dedi. Ona:“–Benim yüküm nedir ki?” dediğimde:“–Dünyâyı bırak.” diye karşılık verdi. (Rûhu’l-Beyân, II, 470)
Kalpten çıkarılması gereken dünyânın ne mânâya geldiğini ise, Hazret-i Mevlânâ şöyle hülâsa eder: “Şunu bilesin ki, dünyâ; para, pul, kadın, giyim-kuşam, ticâret değildir. Dünyâ; Allah’tan gâfil olmaktır.”Yâni kalbi meşgûl ederek kulu gaflete düşüren ve Rabbini unutturan her şeyi gönülden çıkarmak îcâb eder.
Rabbimiz bizleri, emânet olarak verdiği nîmetleri âhiret sermayesi hâline getirebilen sâlih ve sâdık kullarından eylesin!.. Bizleri kıyâmet günü mahzun ve mahrum bırakmasın!..
Âmîn!
Kaynak: Şebnem Dergisi, 2008, Temmuz (41)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder