Günün ve gecenin en dingin haline yeminle başlıyor duha suresi. Sukunete yemin ile başlıyor kalbe sukunet veren sure.
Bir nimetler geçiti duha suresi. Verilen ve vadedilen nimetlerin harmanı. Müjdeli bir haber.
“Senin için her işin sonu başından hayırlı olacaktır. Rabbin seni razı edinceye kadar sana verecek. Seni yetim bulup barındırmadı mı. Şaşırmış bulup doğru yola iletmedi mi. Fakir bulup zenginleştirmedi mi.” Verilmiş ve verilecek nimetlerin zikrinden sonra sorumluluk/vazife hatırlatılıyor. Rahmet ve zahmet dengesi. “Öyleyse sen de yetimi horgörme. Senden isteyeni azarlama. Rabbinin nimetlerini anlat da anlat”
Kasas 77 de, “ihsanda bulun, Raabin sana ihsan ettiği gibi” deniyor. Hz.İsa; “seni affediyorum, öyleyse sende bir başkasını affet” buyuruyor. Çoğaltabiliriz; seni seviyorum, sen de bir başkasını sev; sana veriyorum, sen de bir başkasına ver; sana sabrediyorum, sen de bir başkasına sabret.
Nefis, seni affediyorum, sen de beni affet der. İki kişilik bir kısır döngü çizer en fazla. Ortada ben olan. Herkesi dışarda bırakan. Bu öğretinin ise kuşatamayacağı insan yoktur. Herkes bir başkasına döneceği için, kimseyi dışarıda bırakmaz.
Allah sana ihsanda bulunduğu gibi sen de ihsan et diyor kavmi Karun’a. Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmaya çağırıyorlar bir bakıma.
Duha suresinde de Allah kuluna nimetlerini hatırlatıyor önce. Sonra kuldan ihsan istiyor.
Rabbinin nimetlerini anlat da anlat diye bitiyor. Bu niyazdır. Dua-niyaz-naz. Buradaki kulun elini açıp Rabbim……..diyerek, kendisine verilenleri tek tek, güzel güzel nimeti verene anlatmasıdır. Allah bunu çok seviyor.
20 Mart 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder